
ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergilerinde artış hamlesiyle başlattığı ticaret savaşları, ülkelerin ihracat stratejilerini gözden geçirmesini beraberinde getiriyor.
İzlenmeye çalışılan stratejinin söylemi belli: Riski azalt, çeşitlendir ve ticaretin yönünü değiştir.
Bu üç ayaklı strateji, Çin’in bir zamanlar küresel ticarette artan ağırlığının oluşturduğu riskleri azaltmak için uygulanmaya başlanmıştı. Şimdi ise hedefte ABD yer alıyor.
Trump’ın uluslararası siyaset sahnesinde deprem etkisi yaratan yeni gümrük vergisi tarifeleri, Sydney’den Sao Paolo’ya kadar finansal piyasalarda şok dalgalarına yol açtı.

Dünyanın tüm borsalarında olduğu gibi Frankfurt Borsası’nda da ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamaları büyük bir dikkatle izleniyor.Fotoğraf: Martin Meissner/AP Photo/picture alliance
Donald Trump, geçen hafta geri adım atarak kendisine misilleme yapmayan ülkelere ilan ettiği gümrük vergilerini “müzakerelere fırsat verme” gerekçesiyle 90 gün ertelerken, Çin’i bunun dışında tuttu.
Washington-Pekin hattında gerilim tırmanıyor
ABD’nin Çin’den ithal edilen ürünlere yüzde 34 oranında gümrük vergisi getirmesi ile başlayan gerilim, karşılıklı misilleme hamleleriyle artmaya devam etti. Trump Çin’den ithal ürünlere vergileri en son yüzde 145’e çıkartırken, Çin de misilleme olarak ABD’ye uygulanan gümrük vergisini yüzde 125’e çıkarttı.
ABD’nin, Çin’den ithal edilen akıllı telefon, bilgisayar gibi yüksek teknoloji ürünlerine gümrük muafiyeti uygulayacağı haberleriyle ilgili tartışmalar hafta sonu boyunca sürdü.
Son açıklamasında “Muafiyet yok, kimse paçayı kurtaramayacak” diyen Trump’ın Pekin’i hedef alacak muhtemel ilave adımları ile ilgili belirsizlikler sürerken, dikkatler Çin’in tırmanan gerilim nedeniyle ticaret politikalarında yöneldiği strateji değişikliğine çevrildi.
Pekin alternatif arayışında
Capital Economics’e göre ABD, gümrük vergileri adımından vazgeçmezse, Çin’in ABD’ye ihracatı önümüzdeki yıllarda yarıdan fazla azalabilir, Çin’in ekonomik büyümesi de yüzde 1,5 oranında gerileyebilir.
Ekonomistler, birçok Çin malının özellikle Amerikan pazarı için üretildiğine, Çin’in bu ürünleri iç tüketicilere yönlendirmekte zorlanacağına dikkat çekiyor.

Çin’in Nanjing Limanı’nda gemilerle gönderilmeyi bekleyen konteynerler. Fotoğraf: AFP/Getty Images
Pekin yönetimi bu nedenle ABD’ye ihracatının azalmasının muhtemel etkilerini hafifletmek için ihracat stratejisini yeniden şekillendirmeye çalışıyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin’in komşularıyla “tüm yönlü işbirliğini” derinleştirmeye yöneleceğini duyurdu, Avrupa Birliği’ne (AB) de Washington’un “tek taraflı zorbalığına karşı direnmek için güç birliği yapma” çağrısı yaptı.
Çin bölge ülkeleriyle ilişkilerini onarmaya çalışıyor
Çin ile ilgili araştırmalarıyla tanınan Londra merkezli Enodo Economics’in kurucusu ve baş ekonomisti Diana Choyleva, Pekin’in ilişkilerinin gergin olduğu bazı bölgesel komşularına ihracatı artırmaya yöneldiğine işaret ediyor.
DW’ye konuşan Choyleva, Çin’in Japonya ve Güney Kore ile ekonomi alanında canlandırdığı diyaloğuna dikkat çekti. Çin uzmanı, “Bu hamleler bölgesel güçlerin Amerika’nın yol açtığı belirsizliğe yanıt olarak ilişkilerini yeniden değerlendirdiklerini gösteriyor. Seul, Çin devlet medyasının gümrük vergilerine karşı ‘ortak yanıt’ iddialarını yalanlamış olsa da, yıllarca süren gergin ilişkilerden sonra üçlü ekonomik işbirliğinin canlandırılması, stratejik bir değişime işaret ediyor” diye konuştu.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping bugün Vietnam’da temaslarda bulunuyor.Fotoğraf: Athit Perawongmetha/REUTERS
Çin medyası ayrıca Şi’nin Vietnam, Malezya ve Kamboçya ile ticari bağları pekiştirmek Güneydoğu Asya turuna çıkacağını duyurdu.
Singapur merkezli Hinrich Vakfı’ndan Deborah Elms’e göre Çinli üreticiler artık Güneydoğu Asya’daki fırsatları keşfetmeye çalışacak.
DW’ye konuşan Elms, geçmişte ürettikleri her şeyi satabildikleri kârlı bir Amerikan pazarına sahip oldukları için Çinli üreticilerin Güneydoğu Asya’yı araştırmaya ne zaman, ne çaba ne de para harcadıklarını, ancak artık bu durumun değiştiğini aktarıyor.
Avrupa’nın da ticareti çeşitlendirmesi gerekiyor
Şimdilik 90 gün süreyle askıya alınmış olsa da AB, ABD’ye yapılan 380 milyar euro (416 milyar dolar) değerindeki ihracatta yüzde 20’lik yeni bir gümrük vergisiyle karşı karşıya.
Brüksel’de AB’nin politikalarına yön verenler, Çin’e benzer bir strateji değişikliği üzerinde çalışıldığını söylüyor. AB, ABD korumacılığına karşı koymak için Hint-Pasifik ve Küresel Güney ülkelerine ulaşmayı hedefliyor.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, geçtiğimiz günlerde Vietnam’a yaptığı üç günlük ziyaret sırasında Avrupa’nın yeni pazarları keşfetmek zorunda olduğunu, Güneydoğu Asya ile ticari ilişkilerin geliştirilmesini hedeflediklerini vurguladı.
Ancak Avrupa Politika Merkezi’nden (EPC) analist Varg Folkman’a göre AB’nin ABD’yi ikame edebilecek alternatif pazar arayışı hiç de kolay olmayacak.

AB ile Çin arasındaki ticari ilişkiler de çetin sınamalarla karşı karşıya. Fotoğraf: Imago/C. Ohde
ABD ekonomisinin hem daha büyük hem de daha zengin olduğuna dikkat çeken Folkman, bu nedenle Avrupa’nın ABD’ye yaptığı ihracatını başka pazarlara yönlendirmeke zorlanacağı uyarısında bulunuyor.
Varg Folkman, AB üyeleri arasında yeni serbest ticaret anlaşmalarına karşı “büyük bir direnç” sergilendiğini de anımsatıyor, Fransa’nın AB’nin Mercosur olarak adlandırılan Güney Amerika bölgesel bloğu ile ticaret anlaşması için tarım sektörünü Brezilya ve Arjantin’e açmaya karşı çekincesini örnek gösteriyor. Anlaşmanın müzakereleri 25 yıl sürdü ve henüz onaylanmadı.
Çin’in aşırı arzı Avrupa’yı tehdit ediyor
AB ve Çin de ticari ilişkilerini geliştirebilir. Ama süreç, Çin’in Avrupalı üreticiler üzerinde halihazırda var olan baskısını daha da artıracak gibi görünüyor.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin (CSIS) yayımladığı bir analizde dikkat çekici bir uyarı yer alıyor.
Analizde, Çin’e uygulanan ABD gümrük vergilerinin Çin ihracat mallarının AB’ye yönelmesine yol açabileceği, bunun Avrupalı üreticiler üzerindeki baskıları daha da artıracağı belirtiliyor, bunun da Çin’e korumacı bir yanıt verilmesi için Brüksel’deki siyasi karar alıcılara çağrıları beraberinde getirebileceği aktarılıyor.
AB uzun zamandır Çinli üreticilere verilen büyük devlet sübvansiyonlarına ilişkin endişelerini dile getiriyor. Bu sübvansiyonların Çin’e yapay bir fiyat avantajı sağladığına, bunun da “dampinge” olanak tanıdığına dikkat çekiliyor. Bu da Avrupalı firmalar üzerinde baskı oluşturuyor, bazı sektörlerde iflaslara ve işsizliğin artmasına yol açıyor.

Çin’in otomotiv sanayisi ile rekabette zorlanan AB’nin otomotiv üreticileri bazı fabrikalarını kapatmak zorunda kaldı.Fotoğraf: Costfoto/NurPhoto/picture alliance
Elektrikli araçlar (EV) en güncel örnekler arasında. Devlet hibeleri, vergi indirimleri ve ucuz krediler sayesinde BYD, Nio ve XPeng gibi Çinli markalar AB pazarına agresif bir şekilde giriyor ve yerli rakiplerini alt ediyor. Almanya’da başta olmak üzere Avrupa otomotiv endüstrisinde fabrikalar kapanıyor, on binlerce çalışan işten çıkartılıyor.
Hinrich Vakfı’ndan Deborah Elms, son gelişmeler nedeniyle ilk etapta halihazırda üretilmiş ürünlerin “çok ucuza” dev bir dalga halinde Asya’dan dünyaya akacağını söylerken, “Ama Çinli üreticiler kar sağlamayan ürünleri üretmeye devam etmeyecektir, bu nedenle başka ürünlere yöneleceklerdir. Aksi takdirde iflas ederler” diye konuştu.
AB’nin erken uyarı sistemi riskleri azaltır mı?
Alman sanayi devi BASF’nin Çin’deki eski yöneticilerinden Jörg Wuttke, Çin’in kapasite fazlasının Avrupa’ya dönük bir tsunamiyi tetikleyebileceği uyarısında bulundu. Wuttke, bunun AB’nin Çin’e yönelik yeni ticaret engeller getirmesine yol açmamasını umduğunu söylerken, yeni damping olaylarını önlemek için “Brüksel ve Pekin arasında”iletişim ve güvenin iyileştirilmesi” çağrısında bulundu.
Avrupa sanayi politikası uzmanı Volkman AB’nin muhtemel risklere direnç sergileyeceği görüşünde.
Volkman, “Avrupa Komisyonu, ithalatı yakından izleyeceğini ve Çin’den veya başka bir yerden gelen ani artış halinde harekete geçeceğine işaret etti” dedi.
AB, 2023’te Avrupa endüstrilerini tehdit edebilecek ani ithalat artışlarını izlemekle görevli bir görev gücü oluşturma planlarını duyurmuştu. Bu erken uyarı sistemi ile jeopolitik gerginlikler ve damping kaynaklı risklerin azaltılması hedefleniyor.
AB, anti-damping soruşturmaları, gümrük vergileri ve ithalatta geçici kısıtlamalar ile olası tehditlere karşı hızla yanıt vermeyi amaçlıyor.
Bununla birlikte AB, Trump’ın korumacı politikalarını gözler önüne serdiği için eleştirilere maruz kalacaktır. Verdiği yanıtlarla da serbest ticarete desteğinden uzaklaştığı iddia edilecektir.
Kaynak: DW
Bir yanıt bırakın